Sırf karnını doyursun diye savaşta saf değiştirdi! Her gün mum ve çiğ et yedi

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Tarih, toplumsal ya da evrensel kurallara meydan okuyan ilgi çekici insanlarla dolu. Ancak içlerinden bir tanesi gerçek manada sınır tanımayan biri. Prusya ve Fransız ordularında görev yapan Polonya doğumlu bir asker olan Charles Domery’i dünya çapında ünlü yapan özelliği önüne gelen her şeyi yiyor olmasıydı. Yanlış duymadınız, Domery yaşamı boyunca ne bulduysa yedi. İşte Domery’in birbirinden ilginç detaylara sahip hayat hikâyesi.

Charles Domery’in temsili resmi

BİTMEK BİLMEYEN BİR AÇLIĞI VARDI

Charles Domery, 1778 yılında 9 erkek çocuğu olan Polonyalı bir ailede doğdu . Charles ve kardeşleri gerçek manada iştahlı çocuklardı ancak Charles’ın açlığı biraz tuhaftı. Hiçbir şekilde doymayan Charles 13 yaşındayken, Birinci Koalisyon Savaşı sırasında savaşan Prusya ordusuna katıldı ancak orduda yiyecek kıtlığı yaşanıyordu. Savaşıyor olmaktan değil de karnının bir türlü doymuyor olmasından şikayetçi olan Domery, Prusya ordusunda savaşamayacağına karar vererek ordusunu iyi doyurduğu bilinen Fransızların safına geçti.

Açlığını yatıştırabilmek için saf değiştirip düşman tarafa geçen Charles ne yazık ki orada da umduğunu bulamadı. Karnı ne yerse yesin hiçbir şekilde doymuyordu. Artık elini cebine atmanın vakti gelmişti. Ordudaki günlük öğünlerinin yanı sıra dışarıdan da yemek satın alıyordu fakat ne yazık ki yine de doymuyordu. ‘Bu iş böyle olmayacak’ diye düşünen Domery bu kez etrafındaki çimler de dahil olmak üzere bulduğu canlı cansız her şeyi yemeye başladı. Özellikle çiğ et yemeyi seven adam bulduğu hayvanları canlı canlı yiyordu. Onun açlığı işleri hızlı bir sürede çok farklı bir boyuta taşıdı. Bir türlü doymak bilmeyen bu adam bu kez savaşta yaralanan asker arkadaşlarının kopmuş uzuvlarını yemeye başladı.

Arkadaşları, top ateşiyle vurulmuş bir denizcinin bacağını Domery’den kurtarmak zorunda kaldılar. Kopmuş uzuv yemeye çalıştığını gören diğer askerler ise  bir başka askerin bacağını yakaladıkları gibi denize attılar.

Charles Domery ve esir kampının temsili bir resmi

BULDUĞU HER ŞEYİ YEMESİNE RAĞMEN ÇOK SAĞLIKLIYDI

Yaptığı yiyecek seçimlerinin ilginçliği bir kenara dursun dahası bulduğu her şeyi yemesine rağmen Charles Domery’nin midesi hiç bulanmıyor ya da kusmuyordu. Domery’nin midesi ve sağlığı çiğ et, çeşitli hayvanlar ve büyük miktarda ot yedikten sonra bile sağlam kaldı.

1799 yılının şubat ayında İngiliz kuvvetleri Charles Domery’nin de içinde bulunduğu gemiyi ele geçirdi. Kısa bir süre sonra, Domery ve mürettebat arkadaşları Liverpool yakınlarındaki bir esir kampında savaş esiri olarak tutuldu. Esaret altında olduğu süre boyunca Charles, iştahı ve şaşırtıcı yiyecek seçimleriyle diğer esirleri şoke etti. Esir kampında yemek bulmak zordu. Bu dönemde, kamptakiler için erzaklar, esirlerin hizmet verdiği ordunun ülkesi tarafından belirleniyordu. Domery ve diğer Fransız esirler için günlük erzaklar iki ekmek, sebze ve tereyağı veya peynir içeriyordu. Askerlere ayrıca bir miktar bira, sulandırılmış rom ve bazen çay da veriliyordu. Yine de bu erzaklar Domery için yetersiz kaldı. Bu da onun esir tutuldukları yerdeki mumları, fareleri yemesiyle sonuçlandı. Bazen Domery kampın revirine gidip oradaki ilaçları yiyordu.

AÇLIĞININ NEDENİ ÇÖZÜLEMEDİ

Domery’nin önüne gelen her şeyi yediğini fark eden İngiliz ordusu onun erzaklarını iki katına çıkarmaya karar verdi. Bitmek bilmeyen açlığı, erzaklarda sürekli bir artışa yol açtı ve sonunda 10 kişinin günlük erzakına eşit bir porsiyona ulaştı. Bu konu savaş esirlerinin genel refahından sorumlu bir komutanının ilgisini çekti. Kısa süre sonra Charles Domery, açlığının sınırlarını test etmek için tıbbi deneylerin konusu oldu.

Hasta ve Yaralı Komisyon Üyeleri’nin bir üyesi olan Dr. J. Johnston, Domery’nin neden bir türlü doymadığını ve bu açlığın onda yarattıklarını test etmeye karar verdi. Neden hiçbir şekilde doymuyordu ve bu açlığının getirdiği her şeyi yeme dürtüsü ne zaman son bulacaktı? Bir gece, Domery sabah 04.00’te uyandırıldı ve 4 kilo inek memesi yedirildi. Kısa süre sonra beş kilo çiğ dana eti ve yaklaşık 10 adet mum yedi. Öğlen de aynı şekilde çiğ et ve mum yedi.

Bu tıbbi deney yetkilileri şaşkına çevirdi. Belki de en şok edici olan şey, Domery’nin yalnızca yemek değil bulduğu her şeyi mumdan fareye kadar çiğ çiğ yiyor olmasıydı. Yetkililer üzerinde bir düzine test yapmasa da hiçbir sonuca varamadılar. Birçok kişi, anormal kan şekeri seviyeleri gibi altta yatan bir tıbbi durum nedeniyle yoğun bir şekilde yemek yeme isteği olan polifajinin (aşırı yenek yeme hastalığı= rol oynadığından şüphelendi. Ancak iştahının nedeni de olur olmaz her şeyi yemesine rağmen sağlığının hâlâ bozulmamasının da nedeni bulunamadı. Tarih onu ‘önüne gelen her şeyi yiyen adam’ olarak yazdı. 

Domery ve diğer esirlerin tutuklandıktan sonra başlarına ne geldiğine dair herhangi bir bilgiye rastlanmıyor. Her şeyi yiyen adamın Polonya’ya geri dönüp dönmediği ya da hayatının son günlerini nasıl geçirdiği ise bilinmiyor.